Prof. Dr. Yeliz Yıldırım, alışveriş safhasından başlayarak mutfağa taşınan kimyasal tehdit boyutunun her geçen gün daha da arttığını ve endokrin sistem rahatsızlıkları başta olmak üzere kanser için risk oluşturduklarına dikkat çekti.
Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeliz Yıldırım, günümüzde gıdayla temas eden kimyasal materyallerin artmasıyla birlikte, mutfaktaki kimyasal tehditlerin biyolojik tehditlerin önüne geçtiğinin altını çizdi. Yıldırım, kimyasallarla direk temas artışının, diyabet, obezite, tiroid fonksiyonlarının bozulması gibi birtakım endokrin sistem hastalıklarının yanı sıra, kısırlık ve en ileri safhada kanserlere neden olduğuna dikkat çekti.
PLASTİK AMBALAJLAR
Kimyasalların mutfağa ilk taşındığı aşamanın alışveriş safhası olduğunu belirten Yıldırım, marketlerde plastikle temas halindeki gıdalar yerine daha sağlıklı ambalajların kullanıldığı gıdaların tercih edilmesini önerdi.
Ambalajlarda kullanılan plastik malzemeleri inceltmek ve, sertleştirmek için kullanılan kimyasalların, günümüzde insan kanında en fazla rastlanan toksik maddeler olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Günümüz koşullarında temel besin maddeleri ucuz olmasından, kolay taşınmasından, kırılma riski olmamasından dolayı plastiklerde muhafaza ediliyor.
Ancak biz, mümkün mertebe, tercihimiz olduğu noktalarda plastiklerle temas etmeyen gıdaları tercih ederek işe başlayabiliriz. Örneğin tenekede ya da plastik şişelerde bulunan yağlar yerine cam şişelerde muhafaza edilmiş yağları, aynı şekilde camda muhafaza edilmiş sütleri ve suları tercih edebiliriz.
Çok fazla poşet kullanımı da büyük risk. Marketlerde, pazarlarda gıdayı doğrudan temas edecek biçimde poşete koyduğunuzda yine bir geçiş söz konusu oluyor. Bez torbaları kullanmak daha sağlıklı” dedi.
SU ISITICILAR, MİKRODALGALAR, TEFLONLAR VE
Alışverişten sonra mutfakta hazırlık aşamasında da plastik malzeme kullanılmamasını tavsiye eden Yıldırım, “Su ısıtıcılar, mikrodalgalar gibi pratik ev aletleri mümkünse kullanılmamalıdır. Çünkü bunların da iç materyalleri genel olarak plastik karakterlidir ve ısınmaya bağlı olarak gıdaya daha çok nüfuz eder.
Bazı plastik kaplar piyasada farklı isimlerle satılıyor olsa da neticede plastiktir. Kapaklı olmalarından, kırılmamalarından, taze tuttuklarından dolayı tercih ediliyorlar. Teflonlar da yine çok tehlikeli, özellikle bunlar çizildiğinde çok zararlı kimyasallar açığa çıkıyor ve bunlar endokrin bozucular” diye konuştu.
DETERJAN VE DEZENFEKTAN KULLANIMI
Öte yandan deterjan ve dezenfektan kullanımının da çeşitli riskleri beraberinde getirdiğine değinen Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
“Deterjan ve dezenfektan kullanımıyla ilgili bir çılgınlık var. Fakat temizlik su ve sabundur, temizlik; en sade haliyle temizliktir. Her tarafı deterjana bulamak temizlik değildir. Ne kadar çok deterjan kullanırsanız o kadar çok durulamanız gerekir. Durulanmadığı için her gün belli miktarda alınan deterjan kalıntısı, az miktarlarda da olsa sürekli maruz bu kimyasallar uzun vadede endokrin sistemini bozuyor.
Bu tarz kimyasallar vücuda girdiğinde toplumda risk gurubunun başında yer alan hamileleri etkiliyor. Anne karnındaki bebekte (özellikle erkek bebeklerde) sinir ve üreme organlarında bir takım gelişim geriliklerine, IQ sorunlarına ve genital organ anomalilerine neden olurken, ileri yaşlarda ise diyabet, obezite kanser ve kronik metabolik hastalıkların oluşumuna yol açıyorlar.”
AA